Senelerdir her hafta birkaç arkadaşım Can Dündar’a ait yazılar mailliyor ve benim bu yazara karşı merakım gün geçtikçe daha çok artıyor. Can Dündar çok güzel saptamalar yapıyor, her zaman alışılmışın üstünde bir duyarlılıkla yorum yapıyor, bir de özellikle kadınlara hitap etmeyi çok iyi biliyor.
Mesela son yazısında demiş ki ‘Ben ten uyuşması kadar ruh uyuşmasının önemine inanırım. Hatta insanların eş ruhlarının olduğuna bile inanırım. Ama ruhları olmayan bedenler birbirleriyle ne kadar uyuşabilir ki? Evet, önce göz görür fakat ancak ruh sever. Ayrıca ruhumuz olmadan eş ruhumuzu bulmak gibi bir şansımız olmadığına da eminim… İşte bu yüzden içimiz de sürekli bir eksiklik duygusuyla yaşıyoruz hepimiz, işte bu yüzden sürekli duvarlara çarpıp, çarpıp kendimizi kanatıyoruz ve işte bu yüzden mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz… ‘
İşte ruh eşine inanan romantik bir erkek, hem de kendini de mutlu olamayanlar içinde satır arasında geçiyor. Aşk acısını kendini kanatmayla özdeşleştirecek kadar hassas, özel bir ruh.
‘Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor. Sanıyoruz ki çok paramız, sürekli yükselen bir kariyerimiz, bahçeli bir evimiz, spor bir arabamız olunca biz de çok mutlu olacağız. Hadi maddeciliği bir kenara bırakalım; niye herkes aşktan şikayetçi? Çevremiz de kaç kişinin aşk hayatı iyi gidiyor? Eminim parmakla sayılacak kadar azdır. Ve eminim hiç kimse yanlışın nerede olduğunu da bulamıyordur.’ Diye devam etmiş… Maddiyat, kariyer için kendini paralamayacak, aşka inanan özel bir erkek.
Çok güzel düşünüyor, çok güzel yazıyor da acaba aradığı mutluluğu aşkı kendisi neden bulamıyor? Yoksa bulmuş mu? Yok yok, bulmuş olsa bu satırları böyle kaleme alamazdı.
Aslında galiba hiçbir şey güzel düşünmekle hissetmekle olmuyor, ruh eşlerinin birbirine kavuşması filmlerde göründüğü gibi kolay değil. Belki de bu nedenledir ki Ahmet Altan, Can Dündar, eski yazılarında Kürşat Başar ve niceleri kadını anlamayı, anlatmayı çok iyi beceriyor da konu fiilen o ilişkinin yaşanmasına gelince aynı başarıyı gösteremiyor.
Can Dündar’ı merak ediyorum. Bu yazıları yazabilen, böylesine derin hissedebilen birinin neden mutlu olamadığını (evet, bence mutlu değil), gerçek hayatta yazdığı şekilde davranıp davranamadığını. Yaşadığı aşkların nasıl ve neden noktalandığını.
Sakın Can Dündar evli, 2 çocuklu ve çok mutlu demeyin. Lütfen ‘böyle düşünmesine rağmen aradığı ilişkiye kavuşamamış biri daha’ hayallerimi yıkmayın!
Yazan : Alev Uzunsel
Çok güzel düşünüyor, çok güzel yazıyor da acaba aradığı mutluluğu aşkı kendisi neden bulamıyor? Yoksa bulmuş mu? Yok yok, bulmuş olsa bu satırları böyle kaleme alamazdı
slm Alev
iste al sana hayatin sirri sen ve can dündar arasindaki fark.
onun mutluluk üzerine yazi yazmasi icin illaki mutsuz olmasi gerekmiyor.
hayatin sirrini cözmüs, yazinin ve kalemin neler yapabilecegini biliyor.
yada harflere ve kaleme neler yaptirabilecegini biliyor.
bu mertebeye ulasmak icin sen ne yapabilirsin
bence bu soruyu kendine sorman daha iyi olur